Hakkımda

Fotoğrafım
hiçbir zaman eşkenar üçgenin dik açılarının toplamı ilgimi çekmedi.İlgimi çeken tek şey aramızda sinsice yaşayan pezevenklerdi....

12 Ekim 2011 Çarşamba

Aşkımın kökü...

   Sevil,neş'elen!Sevme!Yanarsın!
   Nesrin Sipahioğlu'nun şan derslerinden geçtiği belli sesi,yankılandı sabahın aydınlığında.Radyo döktürüyor.Bense, güne başlamada isteksiz.Yattığım kanepeden tavanı seyrediyorum.Boşluk ne güzel!Düşünüyorum.Aşk kavramının insan hayatını nasıl da doldurduğuna şaşırıp kalıyorum.Şarkılar,filmler,kitaplar,destanlar,magazin...
   Issız Adam gibi bir filmin yönetmeni milyarder şimdi.Kadınların salya sümük ağladıkları sinema salonlarında,ben sıkıntıdan patladıydım.Sikko bi herif,bu gece hangi hatunu devirsem diye uğraş verip dururken en nihayetinde dişiler aleminin er gerzek üyesini ağına düşürmeyi başarmış,ancak bir kadına bağlanmayı aşağılık bulduğundan filmin sonunda da siktirolup gitmiştir.Kız da göt gibi ortada kalmıştır.Evet.Benim anladığım buydu filmden.Çünkü aşk bu değil.Olamaz.Çünkü aşk diye bir şey yoktur.
   Aşktan beklenen nedir?Sevmek?Sevilmek?
   Elbet,sevilmek.Sevilmek ister herkes.Tüm atraksiyon kendini sevdirme çabasıdır.Egoyu cilalamak.Karşılıksız sevmek denir ya,külliyen yalandır.Gençlik dönemlerinde kanı alevlendiren yegane unsur hormonlardır.Ve üreme,neslini sürdürme iç güdüsüdür.Neyşınıl ceografik belgesellerinde olduğu gibidir yaşam.Erkek işeyerek bölgesini belirler,dişiler itaat eder.Erkek o dişi için savaşır hemcinsleriyle.Hemde ölümüne.Sonra yavrular dünyaya gelir.Erkek gerekirse,yavrusunu bile yer.Ancak dişi ne yapar?Yavruyu korur.Doğada var olabileceği süre boyunca yavruya tüm bildiklerini öğretir.İşte bana göre,eğer aşk diye bir şey illaki olacaksa,o da annenin yavruya beslediği sonsuz ve karşılıksız olan sevgidir.Tek gerçek sevgi.Sevilmeyi beklemeden sevmek.İşte bunun adı aşk olabilir.
    Nesrin sipahioğlu,devam ediyor,bir sarı saçı okşar kanarsın, o bir gölgedir varlık sanırsın.Canı yanmış güftekarın.Tövbe etmiş ve uyarıyor,ağlama ağlat!Yoksa zehir olur bu tatlı hayat!Adam haklı.
    Çünkü,hep okşanmak,hep iltifat,hep ilgi,hep gülücükler bekleriz.Çünkü kendimiz sevmeyi denemeyiz. Çünkü tek bir sevdiğimiz vardır.Kendimiz!Kutsal aşklara yüklediğimiz anlamlar da bundandır.Sevilme,sığınma isteği.Beni sev!Beni şımart!Beni affet!Bana yardım et!Bana gel!Yıkıcı benlik iş başında.
     Oysa sevmeyi,sevebilen bir varlık olabilmeyi insan kendisine öğretebilir.Gerçekten!Zor değil.Sevmenin bir şekli vardır.Seviyorum uleen diyerek kazmayı kapıp kadının ciğerlerini döken adam da bunu aşkından,kıskançlığından,sevgisinden yaptığını iddia etmiyor mu? O zaman bu işte bir yanlışlık olmalı.
    Sevmenin şekli demiştik ya,ilk iş olarak kendine saygı duymayı öğrenmekle başlamalı.Komplekslerinden arınarak ama.Kibir ve gururu bir kenara iterek.Zaten gurur eşekte olur!(hahaha,babamın lafıydı,güzel laf ama dimi?)Sınırlar çizmeden ve karşındakini o sınırlara girmek için zorlamadan,kendi alanına yalnızca davetkar olmayı başarabilirsen sevme konusunda çok yol kat etmiş sayılırsın.Sıkmadan,boğazlamadan,kollarından sarmalayıp sarsarak beni sev,beni sev!demenin kimseye hiç bir yararı da yoktur ki,Issız Adam'daki salak kız bunu yapmak istemiştir.Ha bi de şu var;birisine kendini sevdirmek için uğraşma.Başkası olma kendin ol,böyle çok daha güzelsin durumu yani...
     Nesrin Abla şarkısını tamamladı.Sıradaki erkeğin sesi ağlak,biri bana gelsin, o da sensin.İkimiz de aşık bi tek farkla,benimki senden biraz  fazla......Oğlum o kız seni almaycek.Kapı açık,arkanı dön ve çık!Nokta...Sevgide ve sevgiyle kalın