Hakkımda

Fotoğrafım
hiçbir zaman eşkenar üçgenin dik açılarının toplamı ilgimi çekmedi.İlgimi çeken tek şey aramızda sinsice yaşayan pezevenklerdi....

1 Şubat 2013 Cuma

Bipolar

        Bipolar kişilik bozukluğu teşhisi konduktan ve herhangi bir tedavinin mümkün olmadığını öğrendiğimden bu yana tam 2 yıl geçmiş.Vay anasını! Aslına bakarsan böyle bir teşhisi ben çok önce koymuştum ama, bizim millet psikolojik hastalıklara hastalık demiyor ki! O'nu en son götürdüğümde doktor ''  içe dönük şizofreni'' den de şüpheleniyorum demişti. Allah Allah ben de senin doktorluğunun bi boka yaramadığından şüpheleniyorum desem! Tedavi cahili adam n'olcak! Herşey için geç kalınmış(mış).
     Senin anlayacağın beyin vanalarında kireçlenme! Şaka tabi.Çift uçlu duygu bozukluğu. Düşün,  duyguların kontrolün altında değil.Sevincinde hüznünde senin dışında gelişiyor. Hasta kişi, benim kaynana! Ama tabi kaynana demeye bin şahit lazım.Daha çok ileri derecede özürlü çocuğum gibi.
      Sağlıklı  günlerinde yemeklerini mis gibi mutfağı dururken balkonda piknik tüpün üstünde iki büklüm pişiren bir kadındı örneğin. Dedim ya ben teşhisi yıllar önce koymuştum diye. Salon koltukları her zaman solgun çarşaflar altında var olmaya çalışırlardı. Halılarına gelince; nedense ortada pek görünmezlerdi. Rulo halinde  kapı arkalarında öylece bekleyip durulardı  misafirleri. Buz gibi, duygudan, neşeden, yaşamdan uzak bir ev. Hareketleri akıcı değil, donuktu. Kurduğu cümlelerden anlattığı olaydaki kişi ve ortam hakkında fikri olmayanlar bi halt anlamazlardı. Melankolik anlarında ölümle inanılmaz bütünleşirdi. Arzuları korkularının içinde erimiş
yok olmuştu. O'nunla mezara gidecek sırların ortaya çıkmasından korkar gibi ,ürkek bir duruş.En güvendiği olduğumdan bana, bin yeminle sırlarından bazılarını verirdi.Yalnızca bana! Tabii sır oldukları için ötemem ama şu kadarını söyleyebilirim ki, sırlar ilkokul düzeyindeki bir çocuğun dahi ilgisini çekebilecek düzeyde değillerdi. Zekası konusundaysa  tek söz edemem. Hafıza ve zeka ikilisi dans eder  zihninde. Mahallenin doğum tarihini, T.C no'sunu ezbere bilen bir beyin.Ve fakat bilgiyle taçlanacağına bu zeka, sırlar, tatminsizlikler, bulmacalar ve kağıt oyunlarıyla harab olmuştu ne yazık! Hastalık ilerleyip diğer fiziksel arızalarla buluştuğundaysa ortaya çıkan manzara her babayiğidin katlanacağı türden olmadı.Ancakk ne hikmetse geldi bende patladı.
     2 yıl boyunca neredeyse hergün hastane acilinde ölüm korkusunu def etmeye çalıştık. Katiller ve orospularla kanka olmuştum. Sabaha kadar en olmadık vakalar, acil servisteydi. Dünyanın böylesi pis bi yer olduğunu orada gördüm.Kızına sarkıntılık eden baba, satmaya çalışan ana ve bundan mütevellit elini kana bulayan evlat. Küçücük çocuklara tacize kalkışan moruklar. Karısını sopalayan genç adamlar. Kayışı koparmak suretiyle ev halkını tarihe gömmek isteyenler.Uyuşturucu bağımlıları. İkinci katın penceresinden düşen bebeği can çekişirken otomattan kahve çekmeye çalışan serin insanlar. Trafik kazası sonucu ölen anne-babanın ardından hiçbir akraba tarafından sahiplenilmeyen bebeler. Daha neler neler...
          Doktorun verdiği ilaçlar iyileştirmiyorsa da uyuşturuyordu.Bir gün eni konu öldü sandım. Nabzını tutmaya korkarak yaklaştım yanına.Fakat ertesi gün neşe içinde açtı gözlerini yeni güne.Bazı geceler kendini öldürmeye çalıştı. Beceremedi. Kafasını baltayla parçalamış gibi buldum onu kan revan içinde. Kapı menteşesine defalarca vurmuş, dağılmış ama ölmemişti.Gündüz akşama kadar bakıcı vardı yanında fakat 24 saat gözetim, bence pek mümkün olamadığı gibi hastanelerde de fazla barınamadık. 1 hafta, henüz yürümeye,konuşmaya bile başlamayan bir bebeğin refleksleriyle nefes alırken, diğer hafta enerjik, evine yeni çarşaflar almayı hayal eden istekli birinin yaşamına geçiş yapıyordu.
      Ve, hiç bir şekilde tedavi olamadan geçen hafta toprağına kavuştu kadıncağız. Cenazesindeki sahtelikleri bilahare anlatırım. Benim söylemek istediğim asıl şudur; ergenlik çağına gelmiş çocuğunuzda içe dönüklük, iletişimsizlik, kararsızlık, takıntılar, korkular (karanlık, parasızlık, sevgisizlik, başarısızlık, komik duruma düşme vs) varsa lütfen, bilmem kime çekmiş demeyin. Çok ama çok ciddiye alın.Çünkü bu tür ruh ve kişilik bozuklukları ergenlikle başlayan tedavilerce ancak bir nebze olsun durdurulabiliniyor(muş)
        Size basit bir ipucu , arkadaşlarının onu neden aramadığından, birlikte olmaya çağırmadığından,haksızlığa uğradığından  dertlenmeye başlamışsa(nız) depresyonla girizgah yapılacak bir mecraya yelken açılmış demektir.Amam dikkat..Önlem alınsın, ruhlar korunsun arkadaş...Sağlıklı ruh yaşam demek...