Biz senin gibi feminist değiliz ama, demişlerdi. Demişlerdi de, ben, bana ne anlatmak istediklerini pek anlayamamıştım doğrusu. Çok üstümüze gelme, ne halin varsa gör! tavrı mıydı? Hayat bize güzel, ' sıçmışım kadın haklarınıza ' tavrı mıydı? Bilemedim !
Feminizm nasıl bir şeydi, o ' şirin' kafalarında?
Sanırım şöyle; biz böyle mutluyuz, ekmek elden su gölden yaşayıp gidiyoruz. E doğal olarak bedelini de ödüyoruz, karıştırma kafamızı, var git yoluna be kadın! Evet, tam olarak söyledikleri buydu.
Feminist yaklaşımlar, özellikle kadını yeniden ' ev kadını' kimliğine geri döndüren, ülkede huzur kaçıran, ayar bozan bir yaşam formülüydü sanki. Feminizmin savunuculuğunu yapan kadınlara ' erkekleşmiş kadın' yaftası yapıştırıldı, birahane, bar, pavyon basarak erkek egemenliğinin en düşük seviyelerde ilan edildiği mekanlarda, istediğimi yaparım mesajı verenlerin tiksinç protestoları genel görüşe mal edildi. Tabii ki daha sonra roller son derece adaletsiz olarak dağıtıldı. Sonuçta kadınlar kendilerine düşen payla yetinmeyi öğrendi ne yazık!
Kendilerine düşen pay derken, bal börek değil ha!
Evde yaşlı ve çocukların karşılıksız bakımı, ev halkının ertesi gün okul ve iş yaşamına hazırlanması, beslenmeleri, evin temizlenmesi, eldeki parayı bir ekonomi profesörü gibi efektif harcama zorunluluğu, kalan parayla birikim yapması, gerekirse ev bütçesine ülke ekonomisinde hiç bir değeri olmayan el işleriyle katkı sağlaması, hayat arkadaşım dediği erkeğin öz bakımından sorumlu olması ve onu hoş tutması gibi (muğlak bir konu bu hoş tutma olayı) en birinci görevleri arasında olan kadının, üzerine yapışan bu rolden sonsuz mutluluk duyuyor olması bence imkansız.
Belki çatışma istemiyor olabilir ancak gittikçe, toplumsal düzeyde yok olan kadın doğurarak ve hizmet ederek varlığını sürdürebiliyor bunu görüyoruz.
Cinsiyet ayrımcığı yapıyorum,
Çünkü;
Eğitim düzeyleri denk olan bir erkek ve bir kadın aynı iş yerine başvuru yaptığında öncelik erkeğin olduğu için.
Kadın işe girmeyi başardı diyelim, erkek mutlaka daha fazla ücret alacağı için.
Performans önemli değil, erkek önce terfi edecek, erkek egemen toplum, başarı basamaklarını kadın için el birliğiyle yıkacağı için.
Eşlerin çalışan olduğu bir evlilikte, çocuğun hastalık ve tedavisinin tümüyle annenin sorumluluğunda algılanmasına toplumun verdiği destek için .
Bir kadın evlenmeyerek kendini kariyerine adasa bile , aynı pozisyondaki erkeğin bilmem kaç çocuk yaparak torun torbaya karışabilmesinin aldığı alkış için.
Yolunun geçtiği okullarda kaç kadın müdür tanıdın mesela?
Ceo olmuş kaç kadın var ? Başhekim? Rektör? Cumhurbaşkanı?
Sayılar komik!
Madem kapitalizm denen bir illet dünyayı sarmalamış, o halde kartlar eşit dağıtılsın ki, herkes geçimlik parasını üzülmeden, ezilmeden, hileye uğramadan kazansın değil mi efendim ? Madem üniversiteler kurulmuş kadın ve erkek için! Madem eşitmişiz ''gibi'' bir takım triplere girilmiş! Gereği neyse yapılsın!
Eğitim düzeyleri denk olan bir erkek ve bir kadın aynı iş yerine başvuru yaptığında öncelik erkeğin olduğu için.
Kadın işe girmeyi başardı diyelim, erkek mutlaka daha fazla ücret alacağı için.
Performans önemli değil, erkek önce terfi edecek, erkek egemen toplum, başarı basamaklarını kadın için el birliğiyle yıkacağı için.
Eşlerin çalışan olduğu bir evlilikte, çocuğun hastalık ve tedavisinin tümüyle annenin sorumluluğunda algılanmasına toplumun verdiği destek için .
Bir kadın evlenmeyerek kendini kariyerine adasa bile , aynı pozisyondaki erkeğin bilmem kaç çocuk yaparak torun torbaya karışabilmesinin aldığı alkış için.
Yolunun geçtiği okullarda kaç kadın müdür tanıdın mesela?
Ceo olmuş kaç kadın var ? Başhekim? Rektör? Cumhurbaşkanı?
Sayılar komik!
Madem kapitalizm denen bir illet dünyayı sarmalamış, o halde kartlar eşit dağıtılsın ki, herkes geçimlik parasını üzülmeden, ezilmeden, hileye uğramadan kazansın değil mi efendim ? Madem üniversiteler kurulmuş kadın ve erkek için! Madem eşitmişiz ''gibi'' bir takım triplere girilmiş! Gereği neyse yapılsın!
Hiçbir kadın, erkek dünyasının tüm bu dayatmalarından mutlu olamaz. Olmamalı! Yani en azından deli değilse...
Evet pozitif ayrımcıyım,
Evet pozitif ayrımcıyım,
Aşk kavramını yerleştirmeye çalışıyorum düzenin bir yerlerine, donların ucunda asılı kalıyor . Aşk bile eşitsizlikten öldü. Bizde manyak gibi, romantizmin göbeğinde eşitlik eşitlik diye bağırmayacağız ama, kadın ilişkide yönetilmeye, pasif nesne olmaya, kendisini ilgilendiren kararları tek başına almamayı ve gönüllü bakıcılık yapmayı öylesine içselleştirmiş ki, gayrısını onun da yüreği taşımıyor.Üzülüyor, kabul görmeyeceği endişesi sarıyor benliğini. O yüzden patrial kabulleri yüksek. Feminist insanların aklını çeleceğinden korkması. Sevişirken yarın ne pişirsem diye düşünen pek çok kadın vardır feminizm düşmanı.
Sonuçta feminizme olan tepkisini eğitimsizliğinin ( buradaki eğitimsizlik daha çok uzgörü sahibi olamamak, ya da analitik düşünememek anlamında) ötelenmişliğinin, değersizleştirildiğinin farkına varmaksızın gösterebiliyor. Sıkıntı tam da bu noktada başlıyor aslında. Acaba ' erkekleşmiş' olan kim? Dişiliğini bodruma saklamış olan hangimiz acaba? İşte bu duru görü gelip yerleşemiyor bir türlü. Neden? Çünkü çatışmaktan korkuyor. El yordamıyla yaşıyor günü. Erkek sisteminin değersizi, bedel ödeyeni olmaya onay vermiş ve çoktan erkek kafasını yaşamaya başlamış haberi yok!
Evet ben bir feministim; var olan saçma sapan düzenekte varlığımı ve aklımı korumaya çalışıyorum. Özgür iradesini erkek hayranı bir topluma teslim eden kadınları anlayamıyorum. Tek derdi beğenilmek, rekabet ve ''gibi'' yaşamak olan kadınları da. Onları dar alanlara sıkıştıran toplumu da. Anlamak istemiyorum.
Ama,
Özgürce attığımız çığlık bir gün sağır edecek kulakları ve bozacak bütün oyunları bunu biliyorum. Görebiliyorum. Kendine bile hayrı kalmayan sistemleri sikip atacak kadın. O yüzden, her gün kadına, kadınlığa yönelik saldırgan yaklaşımları göreceğiz, maruz kalacağız. Ama o, beklenmedik gün gelecek! İşte o gün, ne kapitalist kahkahalarınız ne muhafazakar kılıflarınız ne de hayvani egolarınız kurtaramayacak gemilerin batışını.
Belki 100 yıl, kim bilir belki de 200 yıl sürecek döngüyü tamamlamak. Sorun değil! Kadının bölünmez bütünlüğüne ulaşması için uzun zamanlar olmasa gerek bu rakamlar. Kadınlığının farkında olanların yetiştirdiği jenerasyonlar güzelleştirecek dünyayı.
Tüm cinslerin varlığını kutsayan insanlar yetişecek, inanıyorum!
Biliyor musun, yaşadığın depresyon, tatminsizlik hali '' diğerinin'' yaşam alanını daraltman ve O' nu boğmandan kaynaklanıyor. Görmüyor musun?
Gevşe biraz ' erkekleşmiş kafa' !
Cinsleri işine geldiği gibi ayıklama! Hükmetmeye, baskılamaya uğraşma!
Birlikte harikalar yaratabiliriz...
ÇÜNKÜ NEDEN OLMASIN?
Ama,
Özgürce attığımız çığlık bir gün sağır edecek kulakları ve bozacak bütün oyunları bunu biliyorum. Görebiliyorum. Kendine bile hayrı kalmayan sistemleri sikip atacak kadın. O yüzden, her gün kadına, kadınlığa yönelik saldırgan yaklaşımları göreceğiz, maruz kalacağız. Ama o, beklenmedik gün gelecek! İşte o gün, ne kapitalist kahkahalarınız ne muhafazakar kılıflarınız ne de hayvani egolarınız kurtaramayacak gemilerin batışını.
Belki 100 yıl, kim bilir belki de 200 yıl sürecek döngüyü tamamlamak. Sorun değil! Kadının bölünmez bütünlüğüne ulaşması için uzun zamanlar olmasa gerek bu rakamlar. Kadınlığının farkında olanların yetiştirdiği jenerasyonlar güzelleştirecek dünyayı.
Tüm cinslerin varlığını kutsayan insanlar yetişecek, inanıyorum!
Biliyor musun, yaşadığın depresyon, tatminsizlik hali '' diğerinin'' yaşam alanını daraltman ve O' nu boğmandan kaynaklanıyor. Görmüyor musun?
Gevşe biraz ' erkekleşmiş kafa' !
Cinsleri işine geldiği gibi ayıklama! Hükmetmeye, baskılamaya uğraşma!
Birlikte harikalar yaratabiliriz...
ÇÜNKÜ NEDEN OLMASIN?