Hakkımda

Fotoğrafım
hiçbir zaman eşkenar üçgenin dik açılarının toplamı ilgimi çekmedi.İlgimi çeken tek şey aramızda sinsice yaşayan pezevenklerdi....

14 Kasım 2012 Çarşamba

kıl tüy...

       Kuaförlük mesleği benim gibi müşterilere kalsaydı çoktan tarihe gömülmüştü. Allah'tan delirmiş gibi süslenen kadınlar hala var.Zira 40 yılda bir bile olsa, yana yakıla kuaför aradığım oluyor benim de canım. Geçen gün banyonun romantik aydınlatmasında kaşlarımı düzelteyim derken yolunmuş tavuğa çevirmişim kendimi. Aaa, suratımı bir kutu İzmit Pişmaniyesi'ne  bandırmışım!!(kakaolu)
      Kime gitsem acaba? Sadakat konusunda da, benim kadar kuaförünü aldatanına rastlamak mümkün müdür? Mümkündür.Karı milleti nankör olur anacım!  Seni kılından tüyünden arındırmış,maymun sınıfından afyon kaymağı kıvamına  hiç tiksinmeden dönüştürmüş, o emektar meslek erbabını bir saniyede harcarsın! Valla benim için öyle. Yıllarca aynı diş fırçasını kullanmak gibi. Zaten sadık olan kadın profilinden tanıdık kimse yok  hayatımda.Duygularını da bilmek istemem ayrıca. Bir kadın sahneye çıkmıyorsa, film çevirmiyorsa,bedeniyle para kazanmıyorsa....
      Bu duygularımın altında yatan neden kıskançlık olabilir mi? Ali kıskançlığı. Kuaför Ali. Karşılıklı dükkanlarda esnaflaştık yıllarca onunla.Ve kimsenin kazanmadığı parayı kazandığını gördükçe beynimde tepişen filleri susturamadım. Kapısından çıkan her kadın,ama her kadın kafasına binlerce telefon kablosu bağlamıştı sanki. O sevimsiz,simli lüleriyle kendini kraliyet sarayının bahçesindeymişcesine yürüten duyguyu nasıl veriyordu acaba Ali?
        Saçlarımı derhal kurutarak, sosyeteden zinhar nasibini almamış mahalle kuaföründe aldım soluğu. Alüminyum kağıtlardan saçları paketlenmiş iki kadın gayet soğuk bakışlarla süzerek kuaförle konuşmamı dinledi.Bir kadınsa toynaklarını leğene sokmuş yumuşamasını beklemedeydi.Diğer iki kadına göre daha sıcaktı. Gülümsedik karşılıklı. Yolunmuş kaşlarımı jinekolog edasıyla inceleyen kuaför,oturun bakalım ne yapabiliriz,dedi..İnsan sahte jinekolog olabilir ama kuaför asla..Öyle kutsal!!..Şimdi aklıma sahte jinekolog olsam kimse farkeder mi diye salak bi düşünce düştü iyi mi? Ne yaptığını görmeyen hastayı kurcalayarak pek ala haytını kazanabilir insan! Tesisatçı gibi bi şey!
     Tabi önce fırçamı yedim.Şurda iki adımlık yere gelmiyorsun tadında. Ortayı bozmuşsun şekerim.Hallederiz.İncelir biraz, uzayınca tekrar gelmelisin ki,kurtaralım.Bak uçlara dokunmuyorum.Bekleyip görmek gerekir.Sakın,müdehale etme olur mu.tatlım? Halt karıştırmış her çocuğun ebeveyni karşısındaki surete büründüm. Küçük Emrah suretine..
     Şimdi düzeldi.Mutluyum.Kuaförümü aldatır mıyım bilemem.İkinci operasyona da gitmeye karalıyım.
     Kafası alüminyumlu kadınlar varya, işleri bitince çok komik oldular. Kafana yumurta mı kırdın?derse kocası sorun değil,yarın gelir sarı gacı olur esmer tenine..
      Kadınların antideprasan yerine kullandıkları kuaförleri artık kıskanmıyorum..Hakediyorlar son kuruşuna kadar veselam...
       

13 Kasım 2012 Salı

umut mu?

        Simitçi çocuklar güne  penceremin önünde serenad yaparak başladılar. Keyifleri yerinde haydutların! Haayydee,  taa-ssee semidi yeeğhı,  hseee haiaıııı!...Mutluluktan gırtlak yapıyorlar ki, keşfedilsinler. Kim keşfedecek? Ben!  Prodüksiyon şirketim olsa bunları toplardım ilkin. Üşümesinler diye. Kafamı penceren aşağı doğru sallandırınca, yemek kopardıkları evin sahibini dikizleyen kediler gibi, göz göze geldik.İki oğlan çocuğu. 13-14 var mıdır? 2 tane getir, 2. kat. dedim biraz daha uzun boylu olanına.Taaamm aplam, diye naralandı. Kapıya ikisi birden geldi. Taze mi? Sanki bayat olsa itiraf edecekler. Yeni çıktı apla! Eskimiş,kararmış mavi naylon piknik sepetinin kapaklarını açtı, önüme uzattı. Diğer oğlan merdiven başında emanet duruyordu. Gözüme kestirdiğim iki simiti aldım. Apla dedi  naralanan kısılmış sesiyle, birini de ondan al! Yarın da ondan alırım. Olmaz apla,onun annesi hasta! O zaman ikisini de ondan alayım.O da olmaz apla,benim de küçük kardeşlerim var. Annenin nesi var?  Karaciğeri hasta. Kapaklı sepetini o da açtı, uzattı. Bu günlük ikinizden de üçer tane alayım öyleyse.Yiycen kadar al apla! Acıma bize. Çalışıyoz  şükür! Yok yok yerim . Acımadım size! Ühhüü!!(içimden) Soğukta çok dolanmayın diye şeyettiydim! Taam o zaman apla!
      Sokağa çıktıklarında binaların arasında cıvıldayan sesleri yankılandı yeniden. Kim bilir kaç kişiyle aynı sahneyi paylaşacaklar, yeniden yeniden?
       İçlerinde hiç susmayan umuda ve belki de hep fakir kalmalarını sağlayacak umuda küfrettim. Soçarım böyle umuda!Fakirlik öğrenilen bir şey mi? Öyle anlaşılıyor. Yoksa birilerinin de simitçi mi olması  gerekir? Hayır!  Sıcak evinde, okulunda,arkadaşlarının yanında olmalıydılar. Hasta anneye bakmak onun değil, vatandaşı olduğu devletin sorumluluğundaydı. Eee? Öyle olması gerekmiyor muydu? Ben dinine yandığımın vergilerini bu çocuklar sokaklarda mutlu mutlu simit satsınlar diye mi veriyorum? Onların tezgahlarından   alırken bi kere düşün  olur mu ? Ben artık çok utanıyorum çocuk satıcıların hayatlarını yok saydığım(ız) için..En yakın sivil toplum örgütüne git,üye ol! Her zaman işe yarayacak bi meziyetin vardır! Çocukları sokaktan toplayalım! Hasta anne, yığınla kardeş, parasızlık,sefalet...Kaderi biz değiştirebiliriz!!
      Mariantuvanetlik yapanı görürsem vururum.
      Yazasım bitti..