Hakkımda

Fotoğrafım
hiçbir zaman eşkenar üçgenin dik açılarının toplamı ilgimi çekmedi.İlgimi çeken tek şey aramızda sinsice yaşayan pezevenklerdi....

4 Ekim 2013 Cuma

Gittin...

       Sen hiç kardeş acısı yaşadın mı? Yaşamadın! Öyleyse dinle! Senin gidişini anlatmalıyım...Anlatmalıyım!
       Çünkü bana güneş doğmuyor artık!
       Hayat dolu seslerimizin yaydığı  neş'enin ardında kalan,  ağır bir sessizlikti  beni sarıp sarmalayan. Telefonun diğer ucundaki  sesten  'öldü' kelimesini  duyabilmiştim sadece. Hani dünya durdu derler ya, doğruymuş meğer. Dünya durdu, dönmedi o an. Ölmüştün. Yaşadığım şehirden senin soğuk bedenine koşarken, kaç kez ölmeyi diledim biliyor musun? Otomobilin hızı arttıkça bir viyadükten uçmayı. Ne çok istemiştim.
       Yalnızca beş kişiydik.  Ne garip! Bildiğim, cenazelerin kalabalık olduğuydu! Olmalıdır da!Ben, cenazem kalabalık olsun isterim mesela. Ağlasınlar, yas tutsunlar ardımdan. Dost,tanıdık biriktirir dururum. Bir cenaze alayın bile yoktu! Birbiriyle yarışan  insanlar... Tabutun kapanın elinde kalsaydı. Toprak kazıcıların biri inip diğeri  çıksaydı mezar çukurundan. Yoktu! Yalnızca beş kişiydik.
         Ben hariç, imam  cenaze namazı kıldırdı.  Namaza duranların hepsi  de beynamazdı. Hangisinin içinde tanrı sevgisi olduğuna dair en ufak bir  fikrim yok. Onlar namaz kılarken, ağlamak bana düştü. Birbirine değen gözlerimizi kaçırdık. Ağlıyorum ama, senin ölümüne mi, cenazenin garibanlığına mı , yalnızlığımıza mı, yoksa şahsına duyduğum öfkeye mi, cevabı yok! Kollarımı boynuna dolayıp sıkacağım, sıkarken acımı haykıracağım birini arıyorum. Yok! İki kişi daha katıldı aramıza.Tanıyorum. Geçmişten iki kişi. Mezarlığın kurak ikliminde enseme fısıldadı kadın, 'temizlik'...Duyuyor musun, yok oluşun kirlerinden arındırmış dünyayı.
         İmam cuş-u huruş içinde dualar eda etti. Ben etmedim. Gözlerimin önüne gelen resmine kilitlendim. O yakışıklı esmer yüzünden ışıyan beyaz gülüşün! Siktiret, takma lan! Hallederiz! deyişin.
         Tabutun kapakları açılınca, çürümüş ceset kokusu yayıldı. Bir an önce çukura yerleşmen için ter döktü insanlar. Ben, o çukur kadarım artık. Üzerine toprak atıldıkça çürük et kokusu kayboldu. Tüm kötü kokular sonsuza dek seninle.
        Canın yandı mı?  Şakalaştın mı seni hastaneye yetiştirenlerle?
        Yalnız ölmek  nasıl bir duygu abi?
        Canımın içi kardeşim! Göz kapakların kapanırken neler vardı aklında?
        Yaşlanmadan ölmeyi isteyecek kadar neden vazgeçtin hayattan?
         Sesinin tonu nasıldı? Unuttum.
         Unuttum ama ne zaman bir viyadükten geçsem, ne zaman kaymaklı ekmek kadayıfı yesem, ne zaman güzel bir kadın görsem, ne zaman zenginliğini yitirmiş bir insan görsem seni hatırlıyorum.
          Sen hiç kardeş acısı yaşadın mı? Yaşama!
           Zira kardeşin gidişi, başka birinin gidişine benzemez hiç....