Hakkımda

Fotoğrafım
hiçbir zaman eşkenar üçgenin dik açılarının toplamı ilgimi çekmedi.İlgimi çeken tek şey aramızda sinsice yaşayan pezevenklerdi....

24 Ekim 2011 Pazartesi

Tanrı neye benzer?

   Kaybolan çantasına kavuşmak için  Tanrı'ya dua eden Bulut sordu''Allah nerede yaşıyor?''6 yaşındaki çocuğa cevap verirken 50 kere düşünmeli insan.''Tüm evrende''.''Nasıl yani?Birden çok mu?''.''Hayır aslında o içimizde.Herkesin kendi Tanrısı var''.''Seninki neye benziyor?''.''Sakallı bir dede''.''İyiymiş!''.''Ya senin ki?''.''Hani mutfakta turuncu,çizgili bir sürahi var ya,işte Tanrı dediğimde o sürahi geliyor aklıma''''Yani  şimdi kaybolan çantanı sana getirmesini bir sürahiden mi bekliyorsun?.''Evet''.
   Demek insanın zihninde tasarladığı Tanrı bir sürahi de olabiliyormuş.Elbette büyüdükçe ve bilgilendikçe Bulut'un zihnindeki resimler de şekil değiştirecek.Ama Tanrı'yla ilişkisi bu kadar özelken,onu istediği biçime eğip bükebiliyorken ve en önemlisi ondan bir şeyler talep ediyorsa, Tanrı'nın neye benzediği konusunda kendi zihnimdekileri dayatmayacağım çocuğa.''Anne!''.''hıı!''.''Şu senin dede nasıl biri?''.''Biraz rock.Motorsikleti var!''.''Vay be!''.''Nerede yaşıyor?''.''Gökyüzünde''.''Biraz saçma değil mi sence?Yerçekimi ona işlemiyor mu?İyi birisi mi?Senin de kaybolan eşyalarını getiriyor mu?''.''Bazen.Eğer,kaybettiğim eşya  benim ihmalimden kaynaklanıyorsa,daha dikkatli olmam konusunda beni uyarmak ve ders vermek için getirmiyor.''Bu sözlerimden sonra biraz üzülen Bulut,öz eleştiri yapmaya başlıyor.''Benim hatam.İçinde araba kartlarım da vardı.Çıkarmamalıydım dışarı.''''Bulamazsan üzülme! Senin için değerli olanı daha iyi koruman gerekir.Hem yeniden alırız,yavaş yavaş biriktirirsin!''.Anne teminatının rahatlığıyla huzurlu bir uykuya dalıyor....
    Geçen hafta acılara uyandık milletçe.Yıllardır pusu kurup,ateş açıyordu terör örgütü,ama ne bileyim bu defa canım başka türlü yandı.Kafasında cevabını bulamayacağı sözcükleri bile konuşmaktan sakındığım çocuklarımı yetiştiriken çektiğim zahmetin adını sevgi koymuşken,hep annelerini düşündüm o yiğitlerin.Anasının koynundan sınır karakollarına... Vatan görevi yapmaya giderken ne denli korkulara boğulduklarını bildiğim için belki de.Teröristi bırak,komutanlarından bile ödleri patlayan sübyanlar.
   Gün geçmedi ki,Van'dan büyük yıkım haberleri geldi.Sıcacık yatağında yatarken pek te anlaşılması mümkün olamayan felaket.
   Ve aradan çıkan çatlak sesler de kulakları tırmalamaya başladı derinden.İki gün önce yapılan hain saldırıya karşı Tanrı'dan gelen bir uyarıyı vurgulayanlar oldu.Buna kargalar bile güler.Bir bölgede yaşanan felaketin bedelini tüm insanlık öder.Kurulan hain planların kayıpları yine tüm insanoğlunun kayıbıdır.İnançlarımız hangi yönde yürürse yürüsün,Tanrısı ister bir dede,ister bir sürahi,isterse bir kurbağa olsun ne fark eder?Sana ve insanlığa bir faydası olmadıktan sonra ne anlamı vardır derin ve fanatik görüşlerinin?
    Acaba Tanrı ,bu dar kafalı,bön ve sığ görüşlü kardeşlerimize,içindeki şeytanı göstermek için bir uyarı mesajı veriyor olabilir mi?
    Ders al bu günden.İlk kalkacak Van otobüsüne bin ve onlara ne götürebiliyorsan götür.Ancak böyle kurtulursun seni yiyip bitirecek azaptan....Çünkü,inan bana yaşadığımız bu felaketlerin bedellerini nasılsa hep birlikte ödeyeceğiz..İyisi mi sen şimdiden düş yollara...
                                                                                                                       sevgiyle