Hakkımda

Fotoğrafım
hiçbir zaman eşkenar üçgenin dik açılarının toplamı ilgimi çekmedi.İlgimi çeken tek şey aramızda sinsice yaşayan pezevenklerdi....

11 Aralık 2011 Pazar

Çizgili Havlu

   Hasanaki, zevk-ü sefaya dalmak için biçilmiş kaftandı.Biz de daldık.Çimlendirilmiş  zeytinlik.Ağaç gölgesinde cibinlikli hamaklar,pufidik minderler,rahat şezlonglar eşliğinde müzik ve servis.Masmavi ege.Sitenin havuzuna bir damla su koymadıkları için her gün Hasanaki'ye gidiyor,ayvalık tostlarımızı hamaklarda yatarak yiyorduk.Gördüğümüz herşeyin tadına bakmak için yarışır olmuştuk.Hedonizmin sınırlarındaydık.Birinin bizi durdurması gerekliydiDurdurdu da.Para!

     Attığın adım paraydı.Plaja her girişimizde, elinde fiş koçanıyla bekleyen adama kafa başına 6 lira kesiliyorduk.İçerde harcananın haddi hududu yoktu.Tatil bitmeden paralar bitti.Neyse ki bir önceki tatilimizde olduğu gibi soyulmamıştık ta, çatır çatır yemiştik bari...
    Nasıl mı soyulmuştuk?Subliminal yöntemle!!Subliminal yöntemi bilmeyen varsa anlatayım azıcık.Bilinçaltını dürtüklemek.Evet kısa ama net tarifi budur...Misal,sıcak bir yaz günü yolda yürürken gördüğün kırmızı rengin sende cola içme isteği uyandırması  ve ilk gördüğün bakkala girerek buzdolabının en önünde duran kırmızı şişeye yapışman.Dinlediğin ulusal marşların gazıyla askere gönüllü yazılmak için dayanılmaz bir istek duyman ya da gördüğün her sakallıyı deden sanman.Bir nevi gizli mesaj.Gizli olduğu için de, bilinçsiz hareketlerle komutu uyguluyorsun.Örnekler çoğaltılabilir.Filmlerde izlediğin  kötü adam Erol Taş tipli adamlardan korkarsın,tecavüzcü Çoşkun'a benzeyenlere hiç güvenmezsin.Kavgada koşup kurtaracağın insan bebek yüzlü olandır.Saçı sakalı birbirine karışmış olan pezevengin tekidir sana göre.Bi bokluk vardır onda,anlamlandıramasan da.Çünkü çocukluğumuzdan itibaren verilen bu mesajlar sürekli bilinçaltımızı kaşır.Biz de robot gibi uyarız.En çok ta reklamcılık alanında uygulanan bu yöntemin bir hırsızlık çetesi tarafından bilerek, bilmeyerek uygulanması enteresan.O da bize denk geldi.7 yıl önceydi.
    Yine böyle karı karıya çocuklarımızla Didim dolaylarında tatildeyiz.Didim'in çirkin ingilizlerle dolu olduğu ve bir insanın suretine iki saniyeden fazla bakamadığın merkezinde değiliz de,el değmemiş koylarının insana Maldivler'deymiş  hissini verdiği cennetindeyiz.Her gün yeni bir koyu keşfe çıkıyoruz.O sabah,uykuya yenilen çocuk ta yok.Kadro tam.5 kadın 5 çocuk.Çocukların yaş aralığı 10 ila 15.İki araba doluştuk,adı üstünde Cennet koyuna yollandık.Arabalar makilik patikadan hoplaya zıplaya geçti.El değmemiş plaja park ettik.Kumsalda anlık bir çılgınlık bastı bizi.Çünkü böyle bir koy görenimiz yoktu o güne kadar.Yeşil ve mavinin en açık tonlarının degradesiydi deniz.İçine girince bizde yeşerecektik sanki.Huzurlu sabahların mavi-yeşil muhabbeti.Çocuklar kumsalda sevinç naraları atarak yuvarlandılar kumdan denize.Metrelerce yürümüştük ama, su hala ayak bileğimizdeydi.Suya gömülmek için daha çok yürümeliydik.Yürüdük, yürüdük.Kimsecikler yoktu.Gökyüzü ve biz.Sesimiz yankı yapıyordu.Herkes  sesinin akisi için yarışıyordu.En çok ta fuzuli,kontrolsüz kahkahalar dolanıyordu evrende.Allahım nasıl bir yer burası?Güneşle parıldayan kum,sihirli bir alaşım oldu parmaklarımız arasında.Utanmasak dilek tutacak kıvama varmıştık.Her renk balık katıldı sevincimize.Derken...
    Bordo renkli bir araba göründü tepelerin ardından.Geldi geldi bizim arabaların ortasına park etti.Üzüldük tabii.Kadınlar hamamına döndürmüştük ortamı.Yabancı varlığı rahatımızı kaçırabilirdi.Hepimiz memnunsuz, ağız büktük yeni konuklara.Üç kişi indi arabadan.İki erkek bir kadın.Biz denizde çimmiş pozisyonda onlara bakıyorduk.Görüş mesafemiz aşağı yukarı 200 m. civarında.Çok ta seçemiyoruz.Adamlar kadını aralarına aldılar ve çizgili bir havlu açtılar.Kadının mayo giydiğini düşünmüş olmalıyız ki,bu durum hiçbirimize garip görünmedi.Öyle ya niye iki erkek havlu gersin.Biri eşiyse öteki nesi diye sormadık.Sonra aniden vazgeçtiler ve bordo arabaya binip ters yöne devam ettiler.Sevindik.Ne duyarlı insanlar var.Bak rahatsız oluruz diye kalmadılar.Neden sonra çocukları suda bırakarak çıkıp güneşlenmeye karar verdikSigara almak için arabaya seğirttiğimizde kapının açık olduğunu farkettik.Hay allah, bizde de göte sürülecek akıl yok!Cenneti bulunca kendimizi kaybettik!Yoo ben kilitlemiştim.E açık bırakmışsın işte!Diğer arabanın sürücüsü arkadaş şeftali almıştım getireyim de yiyelim dedi ve gitti.Az sonra çığlığı yankılandı koyda.Biz yılan ,çiyan sanıp koştuk.Bir de ne görelim,camlar patlamasın mı?Patlamış!Aa soyulmuşuz nidasına uyanarak diğer arabaya koştuk.Bir tane bile çanta,cüzdan bırakmamacasına...ne var ne yoksa gitmiş.fotoğraf makinaları,telefonlar,daha taksitlerini ödemeye başlamadığımız mayolar,terlikler,pareolar...Gitmiş!Sadece şeftaliyi almamışlar.Sağolsunlar.İnsan beyni nasıl çalışıyorsa,soyulduğumuzu anlayınca olan bitenten habersiz denizde oynaşan kopilleri de hırsız çalacak zannına kapıldık.Canhıraş çığlıklarla,dengesiz el kol hareketleriyle çıkmaları gerektiğini anlatmaya çalıştık.Köpek balığı alarmı verdiğimizi sanan kızlardan biri boğulma tehlikesi atlattı.Kıçımızdan sular süzüle süzüle arabalara binerken,lastiklerin kesik olduğunu farkettik.O patlak lastiklerle peşimizde zombi sürüsü varmışcasına kaçtık oradan.Allahtan mayolarımız vardı üstümüzde.Adamın donuna kadar soyulması bu olsa gerekti.
    Şimdi subliminal mesaj neresinde bunun?Şurasında;
    Jandarma komutanı olan kişi soruyor;olayı anlatın hanımefendi kaç kişiydiler,tipleri nasıldı,yaşları kaçtı,esmer mi sarışın mı,arabanın markası neydi,plakayı gördünüz mü?Arkadaşım İ anlatıyor.Çizgili havlu vardı.Araba bordo renkti.Başka?Başka yok!H'ye soruyor komutan, gördüklerinizi anlatın!H yanıtlıyor;çizgili havlu vardı.S'de sıra,o da çizgili havluyu söylüyor.G'de.Ben de.Hepimiz olayda sadece çizgili havluyu hatırlıyoruz,bir de ne işe yarayacaksa arabanın rengini.Biz jandarmaya yardımcı olamayınca jandarma da bize olamadı.Sonrasında,her gördüğümüz uşağı katil sandık.Lastikler ve cam için oto sanayiinde  geçirdiğimiz korku dolu saatleri hiç anlatmayacağım bile.Hap kadar elbiselerle,Fatmagül olmadan dönmüştük şükür...
    Çizgili bir plaj havlusu kimin aklına hırsızlığı getirir ki?Subliminal mesaj burada işte.Çizgili havluda.Hepimizin evinde güven içinde kurulandığımız bir çizgili havlu illaki olmuştur.Havluyla denizde güneşlenirsin,banyodan kirlerinden arınarak çıktığında seni sarıp sarmalayan yine o'dur.Havlu yerine çarşaf kullanmış olsalardı örneğin bu denli başarılı olamazlardı.Çünkü çarşaf, kısmen iyidir bilinçaltımızda.Hortlak,hastalık,cinsellik imgeleri öyle durupduru sağ sol loplarımızda...Ama bir çizgili havlu öyle mi ya?Tatil,temizlik,güven,anne çağrıştıtrır.
   Gayet başarılı yöntem doğrusu.Yakalanıp yakalanmadıkları konusunda geri dönüşüm olmadı.Biz Allaha havale ettik!Evet,soyulmuştuk ama mutluyduk.O gece yaktık mangalı,attık balıkları,açtık vişnetaları keyfini sürdük.
   Kötü ihtimalleri hesaplayan H,kredi kartlarını valizde bırakmıştı..Artık kam almak zamanıydı hayattan.Borç yiyen kesesinden yerdi.
   Hasanaki soygunculuğunun bir kategorisi de yok.Legal.
   Site halkı,Allah affetsin sevimsizlik abideleriydi.İnsan ilaç için gülümser kardeşim.Zaten Rahmi'den belliydi yöresel zihniyet.İnanabiliyor musun,Allah seni inandırsın evi boşalttığımız gün doldurdular havuzu.Aman canım,bizde boş durmadık herhalde ver elini Bozcaada.Ayazma plajının buz gibi sularında serinledik.Sıçık Rahmi'yi ve gudubet site sakinlerini unutuverdik.Elinde ota boka para almak için fiş koçanıyla üstümüze doğru gelen kimi gördüysek atlattık.Bir daha Rahmi diye birini tanıma ihtimaline karşı unutmamak için telefonuma Rahmi Ayva diye kaydettim.Biz yandık başkaları yanmasın.
    Ayrıca siz bu yaptığınıza turizm mi diyorsunuz?Böyle cennet vatanda mezardan dedem çıksa turizm yapar!Bitti...