Hakkımda

Fotoğrafım
hiçbir zaman eşkenar üçgenin dik açılarının toplamı ilgimi çekmedi.İlgimi çeken tek şey aramızda sinsice yaşayan pezevenklerdi....

31 Ocak 2016 Pazar

Bir tek uyanık yeter

     Kadın  olmanın ne denli zahmetli, ezik, zavallı  bir yaşam gerektirdiğini yazdılar, çizdiler, anlattılar gözümüze soktular. Doğrusu bu ya, algı operasyonu binlerce yıldır başarıyla yönetiliyor. Kadının değersiz, ''olmasa da olur'', aklı kısa varlığına  y  kromozom  taşıyıcısı olarak, bazen ben bile inanıyorum. Neden?

     Çünkü.....
     Tatilde eve  güneş enerjisi için tamirci çağırmam gerekti. Aradım. Dedim kardeşim, soğuk suyla götümüz donuyo...şaka şaka, tanımadığım  insana  der miyim hiç öyle şeyler! Neyse, dedim ki  beyefendiciğim, güneş enerjisi deyince tüm Ege Kıyıları   zat-ı alinizden  sorulurmuş. Lütfedip bizim alete de el atarsanız size çok müteşekkir kalırız. Ücret konusunda ise dilediğinizi yapabilirsiniz! e kadar getirdim mevzuuyu. Tabi  canım , böyle de demedim. Anlayış kapasitesi sınırlı bir insan olan tamirciyi uygun bir dille çağırdım. Dedi abla 1-2 saate geliyorum, malum sezon şimdi. Hay gözünü yediğim, 1-2 saat dediğin nedir yani! O gün gelmedi. Ertesi gün tekrar aradım. Bana neden gelemediğine dair bir çuval laf döktü. Olabilirdi. Tamam,  bugün mutlaka gel!  Tabii ablacığım yarım saate oradayız. Yine yok. Adam  tek tamirci, bi çeşit  ''gebe''  durumu mevcut anlayacağın. Küfür ederek aramızdaki ilişkiyi sarsmak istemiyorum doğal olarak. Sonra aklıma daha iki gün önce  arkadaşımla  lafladığımız, kadına  iş hayatında layık görülen hizmetçilik, kasiyerlik ve çocuk bakıcılığında  kariyer  muhabbeti geldi. İkimizde hemfikirdik. Kadın ötelenendi.Ama o oyunu kuralına göre oynuyordu. Kadınsan nerede durman gerektiğini bileceksin görüşündeydi. Böylelikle toplumsal cinsiyetçilik batmıyordu kendisine. Ben ise, ataerkillik bir bina olsa dibine ilk dinamiti yerleştirecek kadar anarşist. Haksızlıklara gark olmuş kadim kadın. Öylesine  geldi geçti  aklımdan  işte. Tamircinin tavrı  feminist duygularımı kaşımıştı. Kocamı kestirdim gözüme. Telefonu uzattım. Dedim, ara şu adamı, sert yap, gelsin hemen. Aradı. Kardeşim, bizim hanım seni kaç gündür arıyor, gelecem deyip, gelmiyorsun. Gelmeyecekcen söyle, bakalım başımızın çaresine.
      Biliyor musun 20 dk. sonra geldi tamirci. Arkadaşım haklı çıkmıştı. Kadın olduğum için kaale alınmamıştım.
      Aslına bakarsan ataerkil algının büyük mürit  kitlesi kadınlar. İnançları öylesine sarsılmaz ki, en iyi çocuk bakıcısı, en bomba pasta yapıcısı, en temiz ev sahibi olma, yolunda master tezi yazarlar. Para kazanmayı gerektirecek ciddi ve önemli işler erkeklere aittir.
     Yapılan bir araştırmada erkeklere sormuşlar, hangi kadın sana daha çekici geliyor?
     Yönetici, doktor, sanatçı, mühendis, tezgahtar.
     Anketin şampiyonu tezgahtar kadın olmuş örneğin. İlginç değil mi?
     Ardından  akıllı kadın mı, seksi kadın mı sorusu. Tabi ki de seksi şempanze bebeğim ne sandın! Her yaştan erkeğe yöneltilen sorular bunlar. Birlikte olduğunuz kadının eğitimli olmasını ister misiniz? Çok büyük çoğunluk, yok yauw  farketmez demiş. Nefes alsın yeter geyiği doğruymuş meğer.
     Kadınlara yöneltilen sorularda ortaya çıkan sonuç şu; ben tipine de bakarım ama, eli ayağı sağlam olsun çalışsın 1, gelecekle ilgili sağlam planları olsun, parası da olsun 2, beni sevsin, kıskansın ve sahip çıksın 3. Kadın da espritüel , zeki, sosyal bir erkek peşinde değil gördüğün gibi. Algı bu! Ama değiştirilemez değil.
     Gelelim ''kadın şiddeti'' ne. Bir kere toplumsal cinsiyetçiliğin ruhuna aykırı bir kavram. Çünkü şiddetin de cinsiyeti olmamalı. Zira şiddet görmeyen canlı yok yeryüzünde. Bu top yekun bir direniş olmalı. Bir çocuk ya da bir kedi,  bir kadından daha az acı çekmiyor ki. Fiziksel şiddetin verdiği acıyı, yaşayan her canlı duyumsuyor. Öyleyse nedir ''kadın şiddeti'' saçmalığı? Medya ve toplum bu algıdan nemalanıyor çünkü.
     Bekaret kilidi üretmiş insanlık ötesi var mı? İç çamaşırından, biber gazına kadar pazarlanan  her şey cinsellik ve şiddet kokmuyor mu?
     Kadına zayıflığı pompalayan kim, medya, hatta bazen sanat.
     Kadın zayıf, zavallı değildir dostum.
     İnsanlığın olduğu yerde ise  suç kaçınılmazdır. İlginçtir, toplum yine her türlü suçu affediyor , tecavüz hariç. Tecavüzcülerin cezaevlerinde !kendilerini !  şişlemeleri, asmaları bunun en somut örneği. Affedilmez tek suç tecavüz suçudur. Yani bilimsel veriler böyle. Bir kadının ya da erkeğin sokakta, çocuklarının gözü önünde öldürülmesini toplum affediyor anlayacağın. Kadın cinayetleri değil konuşacağımız, suçun ta kendisidir.
     Evlenene kadar hiçbir cinsel deneyim yaşamadığı varsayılan namusun yeryüzündeki kalesi kadına hazırlanan çeyizleri getir gözünün önüne. Babydoll mü ararsın, g string donlar mı, jartiyerler mi...Şimdi hiç  cinsellikle tanışmamış genç kadın  için bu hazırlıktaki  iki yüzlülüğü biri bana anlatabilir mi? Ya da önüne çıkan her kadın için vazgeçilmez seks makinesi olduğu kabul edilen genç erkek algısını. Yaşını başını almış her insan tüm bu olan bitenin saçmalıktan ibaret olduğunu görebilir.

     Genç insanların 1 gecede seks tanrıçası olmasını beklemek ve onu zevkten göklere çıkaracak erkekle birlikte zifaf odalarını düşlemek, sanırım  en kolayı. İnsan ve toplum olarak üzerimize düşeni layığıyla yaptığımıza inandıralım kendimizi. Zifaf namustur, şehvettir...
     Oturduğumuz  yerde şiddeti kınarız hepimiz ne var yani! Sokakta bebeğini, çocuğunu  hırpalayan anne-babalar  görmüşsünüzdür. Arkana yaslan ve hatırlamaya çalış, müdahale ettin mi? Hesap sordun mu? Yetkili birini çağırdın mı?
     ''Değer vermek''
     Sihirli sözcük. Değeri de ancak kendine saygısı olan insan verir. Kendine saygı da gökten zembille dağıtılmıyor. O halde ''kadın cinayeti'' ''kadına şiddet'' diye yırtınma! Çünkü dostum,
     Eğitim şart!