Hakkımda

Fotoğrafım
hiçbir zaman eşkenar üçgenin dik açılarının toplamı ilgimi çekmedi.İlgimi çeken tek şey aramızda sinsice yaşayan pezevenklerdi....

18 Nisan 2017 Salı

Şaşırabilir misin?

Ülke için ne çok şey söylemişliğimiz var! Dilimiz şiş geziyoruz. Bıktırana kadar!
 Bir söyle bin ah işit!
Yolda yürüyen her iki kişiden ikisi memleketi çekiştiriyordur. Valla, duyar muhabbete katılırsın. Argümanı boldur konunun.
İlginç ama bir o kadar da zengin kültür çeşitliliği.

Gerçekte ise,  cennetin fani  versiyonudur canım coğrafya. 4 mevsimini de  en tumturaklı hava koşullarıyla yaşarız. Yalan değil, gerçekten de kışlar soğuk ve yağışlı, götün donar, buz kesersin ve tabi, yazlar sıcak ve kuraktır da pişik olur ağlarsın. Kolay değildir bu topraklarda yaşamak. Dayanıklı bünye ister. Sabah yaz sıcağına uyanıp, akşam evine dönerken içinin soğuktan titrediğini anımsa. Sınırsız meterolojik  fantazi kurabiliriz.İnsana, kültüre, duygulara siner iklim.
İstanbul'dan kalkıp Urfa'ya gittin miydi dumura uğrarsın! Hala ülke  topraklarında olduğuna inanman için kendini çimciklemen gerekir. Giysilerin farklıdır. Dilin, mizahın, adalet duygun, aşkların, yemeklerin... Yabancısınızdır birbirinize vesselam. Ama kimin kimden daha üstün, daha iyi, daha sağlıklı,daha mutlu olduğunun cevabını kimse bilemez.. Çünkü neden, çünkü yoktur böyle bir cevap. Fakat yabancısınızdır birbirinize.Öyle bir  yabancılıktır ki bu, Balıklı Göl' e dilek bozukluklarını atarsın plip plip, Hz. İbrahim'in, kulağa pek de inandırıcı gelmeyen öyküsünü dinlersin, sıra gecesinde yanık türküler çığırırsın, mırra yudumlarsın acı acı ve oradaki varlığın Turist Ömer konseptinden öteye geçemez., bakınır durursun mel mel, kendi ülkenin topraklarında olduğuna inanmaz inanmaz. Çöl sıcağına beyaz pamuklu şalvarlarıyla katlanan insanların misafirperverliklerine hayran kalırsın da eve dönünce bir hafta kafa sikersin. Tahinle pekmez kadar farklıyızdır, evet  ama, bu karışınca pek lezzetli bir tat yakalayabileceğimizi de gösterebilir??  Ketçapla mayonez de olabilir!! Rakıyla balık da!Lahmacunla ayran da! Uzatıp bayıltayım mı?

 Hayatta kalmanı sağlayacak sebzeyi- meyveyi - balığı - eti- yumurtayı- odunu- kılı- tüyü verir bu coğrafya. (Biz alamayız başka, ya da almak isteriz de vermezler,  o da başka)
Medeniyetlere beşik olmuş haritaların ev sahibi. Ne desek az . Ta Orta Asya'dan indik dört nala boru mu? Anadolu'da yurtlandık. Savaşmak de sen bize!! Günlerce aç bırak gıkımız çıkmaz! Sıcağa, soğuğa, açlığa, kıtlığa, şiddete, boyun eğmeğe, sömürülmeye dayanabiliriz. Genetiğimiz eşsiz şekerim

İnsan nüvesi de fena değildir!! Bazen çok tatliş oluruz birbirimize karşı, ama bazen koduk mu oturturuz. Değişik kafada insanlarız. Aşktan boğazını sıkarız sevdiklerimizin.  Öfkemiz, sevincimiz abartılıdır azıcık! Zararımız, kendimize! Aynı ramazandaki koka kola reklamıyızdır. Fazlası var eksiği yok. Tanıdık tanımadık insanlarla upuzun masalar kurmakta bir beis görmeyiz. Bugün oruç tutan akşama birahanede iftar yapabilir. Normaldir yani. Sıcak, insan canlısı yaratıklarız abartı değil. Tavşan boku gibi deriz duygusuz, soğuk bulduklarımıza. Onları öteler, mümkün mertebe irtibat sağlamayız.
 Gürültülü, kalabalık ,abartılı ve son dakkacı, çok çok az da, sahtekar! Kolayca bokunu çıkarabiliriz her şeyin! Olabilir! Tanımadıklarımıza borç verebilir, ertesi gün tahsilatını yapamayınca topuğuna sıkabiliriz. Düğünde sevinçten havaya bir kaç el ateş açar, balkonunda çayını yudumlayan amcayı kim vurduya da götürebiliriz! Olur ! Olmuşluğu belgeleriyle sabittir.

Şaşırma sözcüğünün kendisi, söz konusu 'biz' olunca feleğini sapıtır. Örnek verelim;

70'li yıllarda, 'Galata Köprüsü' nü satan Sülün Osman'ı bilenler bilir! Tramvay, köprü, saat kulesi gibi kent mobilyalarını fevkalade  pazarlayan  değerli  bir şahsiyetti.Müşterilerini son derece makul fiyatlara Eminönü'nü Karaköy'e bağlayan köprünün sahibi yapardı. Yapabilirdi! Hacı-hoca tayfasına cennetten arsa satmışlığı olan deha dolandırıcıydı kendisi. İstanbul Üniversitesinin bahçesini bile gözünü kırpmadan satmıştı. Düşünsene, köprü sahibisin! Sülün Osman sayesinde. Bizi biz yapan değerlerden birisi de, bu denli zeki dolandırıcılara sempati duymamızdır. Gülümseriz, ama asla şaşırmayız! Ceza alsın istemeyiz! Yine böyle komikli dolandırsa  da saftirikleri, bizde konuşsak diye bekleriz. Şaşırmayız kendimize de!

Günümüzde dolandırıcılar hem zeki hem  karizmatik. Ülke toprakları bize sorulmadan satılıyor da hiç hayretimiz uyanmıyor mesela. Tarihi eserler, kamunun malları, ormanlarımız, plajlarımız. Gönlümüz gani! Sever, sempati besleriz dolandırıcılara.

Komşu ülkelerle komşuluğumuz men dakka dukka düzeyindedir ki, son yıllarda savaştan kaçarak ülkemize sığınan Suriyeli mülteci komşuların ingilizce konuşabildiklerine de çok şaşırmadık. Eğitim sistemlerini bilemiyoruz! Biz bizimkini biliyoruz! Bombok olduğunu!  Biraraya gelince konuştuklarımız, iş toplumsal çabalara gelince derin bir sessizliğe dönüşür. Herkes sessizce evinin yolunu tutar. İstanbul'daki de Urfa'daki de...

Bizi ne şaşırtabilir ki,

Hak talep etmek! Samimi söylüyorum, insanların ne giyecekleri ve nasıl yaşayacakları konusunda kendilerinde bir karar mekanizması oluşmadığına dair inancımız tamdır.. Etek boyu, meme çatalı, kalçaları ortaya çıkaran taytlar, türban yada saç sakalla bozmuşluğumuz vardır. Bir erkeğin karısını kıskançlıktan öldürmesini değil, kadının erkeği kıskandıracak tutumuna  içerleriz.Eğitim hayatının sonuna geldiğinde karşımızda  yaratıcı, güçlü, özgür gençleri göremeyince, sisteme ve buna yol açan sözde politikalara karşı çıkacağımıza o genci itin götüne sokarız. İyi bir eğitimin hak olduğunu düşünmeyiz çünkü. Bunu talep edene şaşırırız. Özgürce sesini yükselteni yok ederiz. İsteriz ki, bizimle kapıların ardında konuşsun fısır fısır.

Şimdilerde ülkenin farklı bölgelerinde farklı yaşam tarzlarına imza atanların artık turistik bile olsa  beraberliğinden söz edemeyiz. Eğitim, ekonomi ve vergilendirme hepimizin anasını ağlattı çünkü.  Görür gözümüz yok kimseyi.

Coğrafyanın bir suçu yok, vermiş vereceğini. Şu cennet topraklarda açlık, yoksulluk, işsizlik ve umutsuzluk içindeysen dur da bir kere etrafına bak! Mis gibi tarım toprağı var, envai çeşit bitki var, hayvan otlatmaya çayır çimen var, üç yanın deniz, ormanlar nehirler var. Varoğluvar! Ee ne o zaman? Nedir bizi böylesi yok edip öğüten çark? Yaşamın, anın tadını çıkarmamıza engel olan şey, ne ola?
Seni yönetiyorum diyenler kusurlu olabilir mi acaba? Yaratıcılıktan uzak olabilirler  mi acaba? Bencil olabilir mi acaba?

Senin ihtiyacın olan tek şey iyi bir eğitim ve sonra kendi iradenle kurduğun yaşamın. En temel hakkını talep et! Et ki, güzelleşsin dünya. Kendin için, çocuğun için, arkadaşın komşun için. Hayata dokunman için. Urfa'da tanımadığın ama ileride tanışacağın  bir küçük için.
Cennet vatanın  şehit olacak gençlere değil, ülkeyi gönençli günlere çıkaracak gençlere ihtiyacı var. Dahası herkese ihtiyaç var. Mesela sana verilmeyenlere şaşırmakla başlayabilirsin! Ben devlet dairelerinde yerini hak etmeyen kişilerle karşılaşınca çok şaşırıyorum. Tepeden inenlere. Maaşın temel ihtiyaç ve faturaları ödeyince bitivermesine. İktidara yakınların işlerinin tıkır tıkır yürümesine de. Dahası tüm bu olan bitene şaşırmayan bu ülke insanına şaşırıyorum. Dünya devletlerinin  vize işlemlerinde her birimize potansiyel terörist ve mülteci muamelesi yapmasına şaşıyorum ki o kadar olur. Tüm bunlar için dertlenince, bana daha ne bekliyodun ki, şaşırma diyenlere de...

Bu güzel ülkenin insanı olarak dünyaya gelmiş olmakla nadir şanslılardan olduğumuzu düşünüyorum. Doğru ve pozitif eğitim bu ülkede hepimizin mutlu olmasını sağlar buna yürekten inanıyorum. Her gelen iktidarın  allah kelimesini haykırdığında uyuşan beyinler yerine, yeni bakış açıları, sorun çözme teknikleri geliştiren insanlara dönüşmemiz çok mu zor? Hayır! Değil!

Geçenlerde uyanığın biri yine bizim tatlı su kurnazlarından birine 150 bin dolara dolar makinası satmış! Ne tatliş !Öldüm gülmekten! Hele şu telefonla ben polisim paranı çek bana ver yoksa pkk hesaplarına ulaşmış diyen adamlar! Kaç mağdur var aranızda?

Bak ne diyorum!!
Uykuya yatma,
Rehavete kapılma,
Şaşır!
Haykır!
Korkma!

Bir de eğitim sana gelmiyorsa, SEN O' NA GİT!