Hakkımda

Fotoğrafım
hiçbir zaman eşkenar üçgenin dik açılarının toplamı ilgimi çekmedi.İlgimi çeken tek şey aramızda sinsice yaşayan pezevenklerdi....

15 Şubat 2015 Pazar

Şiddet hikayen var mı?

Hayatında bir kere olsun, şiddete  uğramayan insan yoktur!
Büyük laf değil mi?
Ama ne yazık ki doğru.

Kadın yada erkek, fark etmez! Şiddete uğramak için canlı olmak yeterli de, konumuz insan. ( yoksa sokakta karşımıza çıkan gözü oyulmuş, kuyruğu kesilmiş hayvan dostları unutmuyoruz. Ve tabii kimden hesap sorulur, onu da bilmiyoruz. Cumhuriyet  Savcılığına gitsek oluyo muydu?)

Şiddetin sağlıklı insanlarda onarılmaz yaralar açtığını kendimden biliyorum. Dayak yiyerek büyüyen bir çocuk değildim yanlış anlama! Hatta tam tersi, sevgi dolu şahane bir ailem vardı. Okulda kendini bilmez hödük nöbetçi öğretmenin sıraya girmem için kafama indirdiği cetveli saymazsak, çocukluk çağım şiddetten uzak geçti diyebilirim. Üniversite çağlarımda ise, konumu ve akrabalık ilişkisini bile zikretmek istemediğim ( aileye evlilik yoluyla sonradan katılan akrabalık sıfatı) bir yaratık tarafından ölümüne dövüldüm. Nasıl ve neden ölmedim bilmiyorum. Suratıma onlarca kez yumruk, kafama dirsek darbesi yedim. Boynumu sıktı sıktı sıktı. Sonra bıraktı. Ben kaçmaya çalıştıkça iştahı kabardı, koltuk altlarımdan kolumu kopartırcasına çekiştirip yere fırlattı. İşin kötüsü neydi biliyo musunuz? Ev halkının seyirci  kalması. Yediğim yumruklardan ziyade canımı yakan o bakışlardı.

Neden yapmıştı bunu? Ele gelebilecek tek bir neden yoktu. Pisi pisine. Bir öfke seli beni yutmuştu o gün. Sanırım yıllarca yakınlarım buna zaten maruz kalmışlar ve o gün piyango bana çıkmıştı. Bingo. Acaba diyorum, yıllarca şöyle mi düşündü, bi punduna getirdiğim ilk fırsatta şu kızı eşek sudan gelene kadar döveceğim.. Benimle ilgili sorunu neydi? Anlamaya çalışmadım. Çünkü, o bir manyaktı. O günkü kadar kendimi değersiz hissettiğim başka bir gün olmamıştır. Bende çatlaklar yaratmadı mı? Ne diyosun? Çatlağın dibi! Dolduramadım yıllarca.

Tek dolgu maddesi, yüreği güzel insanlardan bir hayat bezemek oldu.

Blogumun giriş cümlesinde de belirttiğim gibi, eşkenar üçgenin iç açılarının toplamından ziyade aramızda sinsice yaşayan pezeveklere çevirdim bakışlarımı. O pezevenkler ki, kadın erkek fark etmez. Seni iş yerinde, okulunda, evinde bir bok böceğine çeviriverirler büyük bir ustalıkla. Umutlarını, planlarını bir çırpıda tarumar ederler de, yıllarca neyin peşinden koştuğunu bilmeden dolanır durursun deli danalar gibi..

Şiddet denildiğinde, salak numarası yapmaya gerek yok. Hepimizin tadını bildiği bir zehir.

Karı-koca şiddeti, öğretmen şiddeti, arkadaş şiddeti, yönetici şiddeti... say say bitmez. Nasıl toparlamalı fazla dağılmadan?

Felç inmiş toplumsal refleksleri tedavi etmeli. Şiddet bireysel değil, toplumsal bir bozukluktur.

 Lütfen hoş görmeyin. Şiddete uğrayan yakınınıza inanın. Hak ettiğini düşünmeyin.

Ve unutmayın şiddet, dil ile başlar bütün hücreleri ele geçirir. İşte sırf bu yüzden, hiçbir şey yapamıyorsan uğradığın şiddet hikayeni paylaş! Cesaretle anlattığın gün yeniden doğacaksın....


                                                                                                                            sevgiyle