Hakkımda

Fotoğrafım
hiçbir zaman eşkenar üçgenin dik açılarının toplamı ilgimi çekmedi.İlgimi çeken tek şey aramızda sinsice yaşayan pezevenklerdi....

17 Aralık 2012 Pazartesi

Sen ne kadar güçlüsün?

 
       Bazen kendimi çok bilmiş,oyunbozan bir kız çocuğuna benzetiyorum biliyo musun? Kafa bulandıran düşünceler, isyankar tepkiler,verilen rolleri istememeler, taşları tekmelemeler,  yüksek sesle düşünmeler ve gülmeler. Sığ sularda boğulma tehlikesi geçirdiğini gördüğüm insanlara, dur bekle gitiğin yer sana güzellik yerine üzüntüler getirecek çığlığı attığımda diyorum ki, hey kendine gel ! Sana ne! Yine   yastığa başımı koyduğumda yeminler ediyorum. Karışma diyorum insanlara, ne halleri varsa görsünler! Sonra... sonra içimdeki şeytan, güne başladığında,  ilk karşıma çıkanı çarpmakla işe koyuluyor. Hayat, senin mucizeler gerçekleştirmesini beklediğin kadar uzun değil! Ayrıca hayat denilen şey tamamen senin tasarımın. Dön bi bak bakalım tasarladığın şahasere. Nerede arzuların? Kendin neredesin? Nereye sakladın planlarını?  Bir yol haritan bile yok! İşin en acıklı yanı, bunları görebilecek kapasite var mı sende? Sorgula! Sorgula!
      İşte sevgili kadın dostum, sana verebileceğim tüyolar bu minvaldedir. İçin acıyorsa hiç okumamalısın beni.
       Bir kadın, diğer başka kadınlarla biraraya geldiğinde uzmanlık alanı saydığı , beyazları daha beyaz yapan deterjanlarını, yumuşamayan havlularını, eşi benzeri bulanmaz çorap teklerini, tembel çocuklarını, kendisini hiç ama hiç anlamamış olan kocalarını-sevgililerini, kırışıklık serumlarını , çeşitli maskelere bürüneceği boyalarını, ne kadar yaşlanmayı, çirkin  ve depresif olmayı önleyen ( yok eden) ot varsa dağarcığında, onlarla ilgilenir ve bilgilenmeye çalışır. Bu kadın için, adeta bi tür yaşama sevinci yaratır. Böylelikle bilgeliğin kalın duvarını yıkıp üstünden atlamış  olurlar. Daha doğrusu öyle hissetmek isterler.
       Kimsenin O'na vermediği değeri toplumun lokman hekimi, su perisi, lezzet avcısı olmaya çalışarak kendi kendine verir.
       Ben, aklı başında hiç bir erkeğin böyle bir kadını arzulayacağını düşünmüyorum.Düşünmek istemiyorum...
       Dişiliği yaşamak, ertelememek iyidir. Ancak hayatın ana teması yapmanın bir manası yoktur...Hepimiz gidip bir jartiyer alabilecek akla sahibizdir herhalde. Dilediğimizce  abartarak üstelik...Bu kimseyi ilgilendirmez. Evin  temizliğinden sınıf atlattıracak bir mercii de yok üstelik.Aşçı olmak isteseydik okuluna giderdik. Yemek yapmak, temiz olmak, sevişmek  insan olmanın gereğidir sevgili dostlar, cennetin bileti değil !
     Sana senin de yardımınla biçilen  dar elbiseyi daha ne kadar giyeceksin? Üslupsuzluğun bilgisizliğinden ve suskunluğundandır ! Kendini hangi çekmeceye soktuysan, git çıkar !Orada yoksan, ara bul ! Ait olmadığın çevrede nefes almaya çalışma! Bu alenen ölmeye teşebbüstür.
       Baksan göreceksin, önündeki tek engelin kendin olduğunu. Benden sana kocaman bir tüyo; uslu kız olmaktan vazgeç! Çünkü çevrendekiler seni böyle görmek istediklerine ikna etmiş olsada, evren uslu yaratıkları sevmez! Bak dışarı, doğa  tohumlarını nasıl salar aramıza sorgusuz sualsiz. Kendini iyi tanıyan , hayalleriyle ve kendisiyle hesaplaşan bir kadını doğa terketmez.Seni istediğin yere götürecek rüzgarlarını verir ardına...
      Son söz; bir yol rehberi edin kendine ve  istemediğin insanlardan uzaklaş...Unutma ki, güçsüz kadının tapınağı evidir. Sen ne kadar güçlüsün?
     
     
   
     


     


 

Hiç yorum yok: