Hakkımda

Fotoğrafım
hiçbir zaman eşkenar üçgenin dik açılarının toplamı ilgimi çekmedi.İlgimi çeken tek şey aramızda sinsice yaşayan pezevenklerdi....

22 Nisan 2014 Salı

Kulaktan kulağa

     Geçenlerde bir iletişim seminerine gittiydim  canımın içi dostlarım!  Kulaktan kulağa oyunuyla konuya  girizgah yaptı yetkili , bilgili şahsiyet inanır mısınız? Artık en baştaki  ne duyduysa en sondaki kişiden ''ananın pilavı''  diye bir ses çıktı. E arada 150 kişi var tabii. Gülüştük. Ahaha! İlahi! Annan planı oldu mu sana ananın pilavı. Sonra, süpersin oldu su perisi. Oyunu  kulaktan kulağa, kulaktan dudağa, dudak dudağa ve  dudaktan kalbe değiştirerek, gülüşerek oynamış olduk. Şunu güldürüklü ve unutulmaz  bir biçimde öğrendik ki; dolaylı iletişim yanlış anlaşılmaya açıktır. Ne derdin varsa, git,  direkt söyle!
     Sanki  direkt gidip söyleyince karşımızda anlayacak adam bulacakmışız gibi..o derece  kendinden emin bir oyun sanatı geliştirmiş sosyoloji bilimi.. Oyunu oynayınca herkes aydınlandı!! Yaşı geçkinler panik içinde. Yandakini dürtüklüyor amca. Neydi kızım, neydi kızım? Amca bi sakin ol! Amca sünnetçi değil, sükunetçi, sükunetçi! Amca bak, şansımı denemek istiyorum olacak! Sarışını değil!
   
      Doğru duymak yerine doğru anlamak üzerine oyunlar kurun sevgili sosyologlar. Anlamıyoruz. Söylenenleri anlamamakta ısrarcıyız.
     Misal, beyefendi sağa sinyal verip sola döndünüz ' e verilen  karşılık, sen ne demek istiyorsun? olmamalı. Ananın pilavını  demek istiyorum,karşılığını vermek en doğal hakkım oluyor o zaman bakın uyarıyorum. İşte sırf bu yüzden ilmihal gerektiriyor gündelik yaşam. Kadın hastayım diyor, adam o zaman ilişkimizi gözden geçirme vakti geldi diyor yahu! Neyse;
    Böyle zevkle başlayan seminer, çocuklara karşı nasıl davranışlar içinde olunması gerektiği açılımlarıyla daha da bi zevkle sürüp gitti. Çocukla konuşurken diz çöküp onunla aynı seviyeye gelin! Çocukla iletişimin sırrı bu hesapta. E ama  bizim kültürümüzde ironik atasözleri var; çocukla çocuk olma derler adama. Çocukla bir olanın çocuk kadar aklı yok! derler. Daha niceleri, yazmaya üşeniyorum.
 
    Çocuk deyince aklımda beliren tek kelime var. Merak. Çocuklara yalan yanlış bilgiler vereceğinize, onlara doğru ve gerçek bilgiyi sunun demeliydi sosyolog. Sabah uyandığında yüzünü yıkamazsa şeytan tarafından yalanacağına inanan bir sürü çocuk vardır. Ben de inanırdım. Yemeğini bitirmeyeni  de kurtlar, vampirler yer. Diz çökerek anlatırsın bütün bunları o çocukcağıza.

     Ben demek yok, biz demek var! mış! Benliğini kaybetmiş bir toplumda çok güzel bulmuşlar bu önermeyi de. Sadece kendini anlatan ve övünen  insanlardan kurtulmanın yolu olabilir. İletişimde kolaylıkmış  gerçekten. Ben değil de başka bi arkadaş var, o dedi! Sıyrılmanın en kolay yolu. Biz böyle uygun gördük! Sonuç kötü olursa hem risk hem olumsuzluklar paylaşılmış olur. Kimse prozac kullanmak zorunda kalmaz.
   
     Seminer çıkışında herkesin gözünde nurlu bi ışık. Artık kulaktan kulağa oyunu daha bi anlamlı daha bi bilge.Ve bana kalırsa, İletişim gerçek bir yetenek gerektirir, yeteneğin ortaya çıkıp, işlevselliğinin artması sadece ve sadece okuma ve benlik eğitimiyle olabilir diyorum canımın içi dostlar,

     Auguste Comte' un mezar taşında yazdığı gibi,
İlke olarak aşk, temel olarak düzen, amaç olarak ta ilerleme.
                                                                                                                             sevgi..
     
    

Hiç yorum yok: